9 Şubat 2015 Pazartesi
İYİ DE NEDEN İZMİR
İstanbul...
Tek başına bir sözcük ama kocaman bir cümle sanki.Size de öyle gelmiyor mu ? Benim için çocukluğum,yetişkinliğe ilk adımlarım ,ilk aşkım,arkadaşlarım,kaybettiğim anne babam , ailem her şey demek..
İstanbul'un Samatya'sında büyüdüm ben. Bilmem kaç kuşaktır İstanbul'lu olan bir ailenin çocuğu olarak. Bilenler bilir şimdilerde eser kalmadıysa da 70 lerde güzeldi Samatya. 20 haneli bir apartmanı neredeyse yarı yarıya paylaşmıştık Ermeni komşularımızla. Ama ne komşuluk.İnanılmaz bir saygı gösterirdi herkes birbirinin adetlerine ,dinine. Samatya'nın çocukları hem Kurban Bayramı hem Ramazan Bayramı hem de Paskalya Bayramı kutlardı.Neyse bunu başka bir zaman anlatırım.
Seksenler de şöyle böyle geçti.Ama 90'lar hele ki 2000 lerde İstanbul çocukluğumun bayram yeri değildi artık.Ne apartman komşularımı tanıyabiliyordum ne de çevremdeki insanları. Hepimiz mutsuz
asık suratlı, birbirine bir günaydın demeyi bile çok gören, sevgisiz dolayısıyla saygısız insanlar topluluğu haline geldik.Yoğun trafik, kalabalık, gürültü birbirine tahammülsüz toplum, beni muhtemelen İstanbul'da yaşayan herkesi de mutsuz hale getirdi.Hele benim gibi Avrupa yakasında üstelik Merter gibi iş yerlerinin çoğunlukta olduğu ve E5 üstünde bir semtte yaşıyorsanız boş zamanlarınızı biraz sakin bir deniz kıyısında geçirme ihtimaliniz de trafik kaosu yüzünden ortadan kalkıyor.
Hayat böyle geçip giderken kızım üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. DEÜ güzel sanatlar fakültesinin yetenek sınavlarına girecekti. Birlikte İzmir'e geldik. 2007 yılı 23 Ağustos'tu yanılmıyorsam.İzmir'li bir arkadasımın bizim için rezervasyon yaptırdıgı otel Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üstündeydi.Odaya girdiğimizde bizi karşılayan deniz manzarası karşısında aklımdan geçen ilk şey huzur oldu.
Eee diyeceksiniz ki ne var ki bu manzara İstanbul' da da var . Var hem de daha güzeli. Ancak inanın bana İzmir'de işlerinden çıkan insanlar evlerine dönerken gülümsüyor.Trafik yok denecek kadar az. Bir çok yere yürüyerek ulaşabiliyorsunuz ,isterseniz bisikletle gidebiliyorsunuz .Yollar bunun için uygun.Yaşam daha ucuz.En önemlisi de herkes birbiriyle iletişim kuruyor.Hiç tanımadığınız insanlar otobüste arkadaşınızla yaptığınız sohbete katılıyor ama ölçülü ve nazikçe.Kadınlar gece yarısı korkusuzca yürüyerek evlerine dönebiliyor.Kuyruk olmuyor ama olsa da kımse kimseyi ezmiyor.ben öne geçeyim diye uğrasmıyor.Çocukluğumun insanlarını buldum burda yeniden.
Beni çeken diğer özelliği de yakın çevredeki sahil kasabaları oldu.Yazın giyin mayonuzu içinize, atın çantaya bır havlu ,bir kitap atlayın arabanıza ya da minibüslere yarım saat ile iki saat arasında tertemız kumsallardasınız. Çeşme, Alaçatı, Ilıca, Urla, Dikili, Ayvalık, Kuşadası, Mordoğan, Gümüldür, Ürkmez,Seferihisar canınız nereye isterse .Benim gibi İstanbul'da denize girmek için Şile ve Kilyos yollarında trafikten helak olup binlerce insanla birlikte yüzmek daha doğrusu yüzememek zorunda kalanlar için bu sakin ve upuzun kumsallar adeta cennet gibi.
Sınavlar sonuçlanıp da kızımın 9 Eylül Üni. Güzel Sanatlar Fakültesini kazandığını öğrendiğimiz anda kafama koymuştum buraya yerleşmeyi.2013 yılı Ağustos ayında emekliliğimin 15. gününde hayalim gerçek oldu .Bu güzel şehirde,deniz ve güneşle iç içe çok sevdiğim balkonumda kahve keyıfleriyle yaşamaya başladım binlerce kez şükürler olsun....
Tek başına bir sözcük ama kocaman bir cümle sanki.Size de öyle gelmiyor mu ? Benim için çocukluğum,yetişkinliğe ilk adımlarım ,ilk aşkım,arkadaşlarım,kaybettiğim anne babam , ailem her şey demek..
İstanbul'un Samatya'sında büyüdüm ben. Bilmem kaç kuşaktır İstanbul'lu olan bir ailenin çocuğu olarak. Bilenler bilir şimdilerde eser kalmadıysa da 70 lerde güzeldi Samatya. 20 haneli bir apartmanı neredeyse yarı yarıya paylaşmıştık Ermeni komşularımızla. Ama ne komşuluk.İnanılmaz bir saygı gösterirdi herkes birbirinin adetlerine ,dinine. Samatya'nın çocukları hem Kurban Bayramı hem Ramazan Bayramı hem de Paskalya Bayramı kutlardı.Neyse bunu başka bir zaman anlatırım.
Seksenler de şöyle böyle geçti.Ama 90'lar hele ki 2000 lerde İstanbul çocukluğumun bayram yeri değildi artık.Ne apartman komşularımı tanıyabiliyordum ne de çevremdeki insanları. Hepimiz mutsuz
asık suratlı, birbirine bir günaydın demeyi bile çok gören, sevgisiz dolayısıyla saygısız insanlar topluluğu haline geldik.Yoğun trafik, kalabalık, gürültü birbirine tahammülsüz toplum, beni muhtemelen İstanbul'da yaşayan herkesi de mutsuz hale getirdi.Hele benim gibi Avrupa yakasında üstelik Merter gibi iş yerlerinin çoğunlukta olduğu ve E5 üstünde bir semtte yaşıyorsanız boş zamanlarınızı biraz sakin bir deniz kıyısında geçirme ihtimaliniz de trafik kaosu yüzünden ortadan kalkıyor.
Hayat böyle geçip giderken kızım üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. DEÜ güzel sanatlar fakültesinin yetenek sınavlarına girecekti. Birlikte İzmir'e geldik. 2007 yılı 23 Ağustos'tu yanılmıyorsam.İzmir'li bir arkadasımın bizim için rezervasyon yaptırdıgı otel Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üstündeydi.Odaya girdiğimizde bizi karşılayan deniz manzarası karşısında aklımdan geçen ilk şey huzur oldu.
Eee diyeceksiniz ki ne var ki bu manzara İstanbul' da da var . Var hem de daha güzeli. Ancak inanın bana İzmir'de işlerinden çıkan insanlar evlerine dönerken gülümsüyor.Trafik yok denecek kadar az. Bir çok yere yürüyerek ulaşabiliyorsunuz ,isterseniz bisikletle gidebiliyorsunuz .Yollar bunun için uygun.Yaşam daha ucuz.En önemlisi de herkes birbiriyle iletişim kuruyor.Hiç tanımadığınız insanlar otobüste arkadaşınızla yaptığınız sohbete katılıyor ama ölçülü ve nazikçe.Kadınlar gece yarısı korkusuzca yürüyerek evlerine dönebiliyor.Kuyruk olmuyor ama olsa da kımse kimseyi ezmiyor.ben öne geçeyim diye uğrasmıyor.Çocukluğumun insanlarını buldum burda yeniden.
Beni çeken diğer özelliği de yakın çevredeki sahil kasabaları oldu.Yazın giyin mayonuzu içinize, atın çantaya bır havlu ,bir kitap atlayın arabanıza ya da minibüslere yarım saat ile iki saat arasında tertemız kumsallardasınız. Çeşme, Alaçatı, Ilıca, Urla, Dikili, Ayvalık, Kuşadası, Mordoğan, Gümüldür, Ürkmez,Seferihisar canınız nereye isterse .Benim gibi İstanbul'da denize girmek için Şile ve Kilyos yollarında trafikten helak olup binlerce insanla birlikte yüzmek daha doğrusu yüzememek zorunda kalanlar için bu sakin ve upuzun kumsallar adeta cennet gibi.
Sınavlar sonuçlanıp da kızımın 9 Eylül Üni. Güzel Sanatlar Fakültesini kazandığını öğrendiğimiz anda kafama koymuştum buraya yerleşmeyi.2013 yılı Ağustos ayında emekliliğimin 15. gününde hayalim gerçek oldu .Bu güzel şehirde,deniz ve güneşle iç içe çok sevdiğim balkonumda kahve keyıfleriyle yaşamaya başladım binlerce kez şükürler olsun....
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Hakkımda
Blog Arşivi
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Bu blogda en çok neler görmek istersiniz
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
Translate
TAKİBİMDEKİLER
Popular Posts
-
Mutfakta zaman geçirmek birçok kadın gibi, benim için de bir çeşit terapi. Canım sıkılınca,moralim bozulunca ya da mutlu olunca dooğru mu...
-
Madem bu bloğu paylaşım ve keyif alma adına yapmaya başladım o halde en sevdiğim ve en beğenilen tariflerimden başlıyım diyorum. Burda sizl...
-
Bu kez yine yöresel bir tarif paylaşmak istedim sizlerle.Turp otu salatası .Egenin binbir türlü sağlıklı ot yemeklerinden biri.Bildiğim ka...
-
Nihayet topladığım taşlarımı boyamaya başladım.Bir tanesi doğaçlama ,diğerinin desenini bir sitede görüp beğenmiştim.Taşa uygulamak istedi...
-
Artık kolyelerim satılmaya da başladı . Facebook sayfamdan iki üç kişi mesaj atarak kolyelerimi satın aldılar .10 lira ve 15 lira arası sa...
-
Cuma akşamı , benim canım deli kızım, yarın işe gitmeyeceğim dediğinde çook keyifli bir hafta sonu geçireceğimizi tahmin etmiştim. ...
-
İstanbul... Tek başına bir sözcük ama kocaman bir cümle sanki.Size de öyle gelmiyor mu ? Benim için çocukluğum,yetişkinliğe ilk adımları...
-
Bu kışı hastalanmadan geçirdim ooh yırttık çok şükür derken o da nee boğazım mı yanıyor ne :( Ahaa haaaappşuuuu . Eh işte geçen haft...
-
Davetle gelen..duyup gelen..görüp gelen..tesadüfen rastlayan..geçerken uğrayan. .bir arkadaşa bakıp çıkacak herkese merhabalar. ...
-
Artık sizinde bildiğiniz gibi emekli olduktan sonra kızımla birlikte İzmir'e yerleştik. Ehh başımız göğe erdi. Denizlere gidildi, ...
0 yorum:
Yorum Gönder
Olumlu ya da olumsuz yorumlarınızı bekliyorum