1 Nisan 2015 Çarşamba

YENİ ÜRÜNLER

Artık kolyelerim satılmaya da başladı . Facebook  sayfamdan iki üç kişi mesaj atarak kolyelerimi satın aldılar .10 lira ve 15 lira arası satılıyorlar kazanç yok sayılır yani ama beğenilmiş olması ve başka birilerinin kullandığını bilmek mutlu ediyor insanı işte.Yakın zamanda yapmam gereken ilk iş Küpcadısı başlığıyla yeni bir facebook profili oluşturmak olacak





https://www.facebook.com/picobello.odi






9 Mart 2015 Pazartesi

HAAPŞUU _hUPŞUUUU

       Bu kışı hastalanmadan geçirdim ooh yırttık çok şükür derken o da nee boğazım mı yanıyor ne :(
Ahaa haaaappşuuuu . Eh işte geçen haftam böyle geçti. Herkes grip salgın aman dikkat dedi ama bu merete de dikkat edilmyor ki .Davetsiz misafir gibi gelip baş köşeye kuruluyor.Git dersin gitmez,bit dersin bitmez.Ihlamurla ayva yaprağını baş tacımız yaptık . Neyse ki ısrarcı olmadı istenmediğini anladığında bir kaç gün kalıp gitti.

 


  Aynı günlerde benim can dostum,sevgili arkadaşım  yıllardır görüşemediğimiz Nevin'im geldi İzmir'e birlikte keyifli bir gün geçirdik . O da bir sürü hobi malzemesi aldı yakında kalmaya gelecek O deli ben deli ,birlikte neler üretiriz ben de merak ediyorum .




2 Mart 2015 Pazartesi

KEYİFLİ BİR HAFTA SONUNUN ARDINDAN

    Cuma akşamı , benim canım deli kızım, yarın işe gitmeyeceğim dediğinde çook keyifli bir hafta sonu geçireceğimizi tahmin etmiştim. Yaklaşık on- onbeş gündür oldukça yoğun çalıştı. Kolleksiyonlarının katalog çekimlerini ve müşteri sunumlarını çok şükür kazasız belasız tamamladılar.Sonuç da başarılı olunca Cumartesi günü tatili haketmişti.
Tüm Vena Tekstil http://vena.com.tr/ tasarım ekibini kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
    Hafta sonunu Merve'm ve benim erkek çocuk özlemimi gideren , artık ailemizden olan ,erkek arkadaşı Tayfun'la birlikte neşe içinde geçirdik. Üç aydır Tayfun'un ev arkadaşı olan Raymond , Pazar günü Canada'ya geri döndü.Dönmeden önce de bize bir akşam yemeği hazırlamak istedi.
Cumartesi  günü öğleden sonra alışveriş yapmış olarak  geldi. Güney Fransa'dan bir tarif olduğunu söylediği nefis bir tavuk yemegi hazırladı.
   Bütün bir tavuğu temizleyip fırın tepsisine koydu.Yanlarına 50 büyük diş sarmısağı kabuklarını

EE ŞİMDİ NE YAPICAZ

    Artık sizinde bildiğiniz gibi emekli olduktan sonra kızımla birlikte İzmir'e yerleştik. Ehh başımız göğe erdi. Denizlere gidildi, çevre gezileri yapıldı, misafirler ağırlandı, bol köpüklü kahveler bool bol içildi.Bizim deli kız da işe başladı. Eee şimdi ne olacak. Ben öyle tv. meraklısı değilim ki gündüz kuşagındaki kadın programlarını izliyim. Bırakın onları akşam kuşağından izlediğim dizi bile yok. Gerçi bir kaç haftadır çarşamba geceleri Poyraz Karayel'i izlemeye başladım .Güzell .. Ama işte o kadar. Kitap zaten sürekli okuyorum. Benim için okumak,boş zaman değerlendirme değil.Okurum ben zamanım olsa da olmasa da .İki taşın arasında bir şekilde vakit yaratır okurum.Çorbayı karıştırıken okurum,kahvemi içerken okurum,dışarı çıkıp bir yerlerde bir çay içeyim dediğimde okurum.Yatarken

MUZLU PASTA

Madem bu bloğu paylaşım ve keyif alma adına yapmaya başladım o halde en sevdiğim ve en beğenilen tariflerimden başlıyım diyorum. Burda sizlerle paylaşacağım her tarif, defalarca denediğim ve sorun çıkarmayan tariflerden oluşacak.Sonuçta bu blog bir yemek bloğu değil.Sadece kendi zevklerimi paylaşacağım sizlerle.Yorumlarınız ve önerileriniz olursa lütfen yazmaktan çekinmeyin.Tanışıp sohbet etmiş oluruz.

Şimdi pastamızı yapmaya başlayalım. En amatör olanlarımızın bile kolaylıkla yapabileceğini düşündüğüm bu tarifin, muhteşem lezzetli bir kreması ve yumuşacık bir pandispanyası var. İster rulo yaparak, ister pişirdikten sonra üç şerite ayırıp, aralarına kema ve meyva koyup  üst üste koyarak baton pasta şekline sokabilirsiniz. Ben geçenlerde iki ölçü hazırladım. Kare fırın tepsisinde pişirdim. Soğuduktan sonra yatay olarak  ikiye böldüm. Aralarına krema sürerek pasta haline getirdiğimde ise neredeyse 30 kişilik bir doğum günü pastası oldu.Ben istek üzerine kenarlarını bonibonlar üzerini ise jelibon la süsledim.Oldukça eğlenceli özellikle çocuk doğum günleri için :)


Ama bugün muzlu rulo pasta yapalım.

Pandispanya Malzemeleri

6    yumurta ( oda sıcaklığında )
1    su bardağından bir parmak eksik tozşeker
1.5 su bardağı un
Yarım paket kabartma tozu
Bir paket vanilya

Krema malzemeleri

1 yumurta
1 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı buğday nişastası
3 yemek kaşığı un
1 litre süt
1 bardak su

Öncelikle oda sıcaklığında beklemiş yumurtalarımızın aklarını ve sarılarını dikkatlice ayırıyoruz.Bildiğiniz gibi sarısının bir damlasının bile akın içine karışmaması gerekiyor.Yoksa akları sertleşmez ve hamurumuz kabarmaz.
Sarısının içine şekerimizi ekleyip beş dakika kadar aralıksız çırpıyoruz.Bu kısım önemli. Şekerin yumurtanın içinde erimiş olması gerekiyor.İsterseniz çaydanlıga biraz su koyup kaynatın karıştırma kabınızı da çaydanlığın üzerine oturtun sadece hafif ılınacak şekilde yumurtalarınızı mikserle çırpmaya devam edin .Şekerli yumurta iyice krema şeklini alsın. 


Yumurta aklarına bir fiske tuz atarak kar gibi olup iyice kabarıp kabın içinde akmayacak konuma gelene kadar çırpın.Bir tahta kaşık yardımıyla, çırptığımız yumurta sarısı ve şekere ekleyip alttan üste doğru alarak yavaşça karıştırın.Un kabartma tozu ve vanilyayı ayrı  bir kapta karıştırın.Bu karışımı da eleyerek yumurtalara ekleyin.Tahta kaşıkla hafif hafif karıştırarak homojen bir karışım elde edin.






Artık elimizde içinde hafif kabarcıklar olan kremsi bir karışım var . Bunu hemen yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsimize  boşaltıyoruz.Tepsiyi, bir kaç kez hafif hafif mutfak tezgahımıza vuruyoruz ki, içinde kabarcıklar kalıp boşluklar oluşmasın. Tepsimizi 160 derece ısınmış fırınımıza koyuyoruz.Fırına dayanıklı bir kaseye de bir miktar su koyup fırının alt rafına yerleştiriyoruz.Bu da işin püf noktası.Nemli hava pandispanyanın kuruyup çatlamasına engel oluyor. Üstü pembeleşene kadar yaklaşık 15 dakika pişiriyoruz.Pişme süresi fırınımızın özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. Bu yüzden en azından ilk seferde başından ayrılmayın bence.
Fırından çıkardığımız pandispanyayı hemen alttaki yağlı kağıdıyla birlikte rulo yapıp temiz bir mutfak havlusuna sarıp ılık bir hale gelene kadar bekletiyoruz.

 






















    Şimdi sıra geldi nefis kremamızı pişirmeye.Bunun için bir tencereye 1 yumurtamızı,1 su bardağı şekerimizi,2 yemek kaşığı nişasta ve 3 yemek kaşığı un ve 1 paket vanilyamızı koyuyoruz ve 1 bardak oda sıcaklığındaki su ile bunların hepsini güzelce birbirine karıştırıyoruz .Bir tel çırpıcı kullanırsak işimiz kolaylaşır.Bu karışıma 1 litre süt ekleyip puding gibi pişiriyoruz .Göz göz olup piştiğinde altını kapatıp yarım paket margarin ekliyoruz.Mikser yardımıyla en az 10 dakika çırpıyoruz.
Bu şekilde göz göz kabarcıklar oluşmuş,tadı nefis bir kremamız oluyor.Şimdi sıra geldi pandispanya ve kremayı buluşturup pastamızı oluşturmaya.
Rulo şeklinde beklettiğimiz pandispanyayı bezin içinden çıkarıp tekrar açıyoruz.Yağlı kağıdı hala üzerinde. Açtığımız pandispanyanın üzerine kremayı her yerine gelecek şekilde kenarlarından birer cm kadar boşluk bırakarak yayıyoruz.Üzerine dilediğimiz kadar muzu bütün halde diziyoruz .
Muzları isterseniz benim gibi ortaya koyup iki yanını üzerine kapatıp ,kapattığınız yeri altta bırakacak şekilde servis tabağınıza yerleştirin.Ben geniş bir pasta elde etmek istediğim için bu yolu kullandım.Dilerseniz de en çok kullanıldığı gibi muzları bir kenara koyup yağlı kağıt yardımıyla  döndürüp sıkıştırarak ,klasik rulo pastanızı hazırlayabilirsiniz.
Üzerini süslemek sizin tercihinize kalmış.Benim kızım bu pastanın hamurunu çok sevdiği için ben ayrıca krem şanti ya da krema kullanmıyorum.Ancak misafirim varsa ve güzel bir görsel oluşturmak istiyorsam,taban hariç yanlara ,uçlarına ve üstüne  ince bir kat kremşanti sıvayıp en üstüne de sade jöleye batırdığım muz dilimleri kullanıp , krema sıkma torbasıyla kenarlarına şekiller veriyorum.
Bitmiş halini resimleyemeden pastamı kaptırdım malesef .Bir daha ki sefer yaptığımda buraya da son halinin fotoğrafını ekleyeceğim.Tutar mı korkusu olmadan cesaretle denemenizi öneririm.
Afiyet olsun



21 Şubat 2015 Cumartesi

KEL KÖFTE

Mutfakta zaman geçirmek birçok kadın gibi, benim için de bir çeşit terapi. Canım sıkılınca,moralim bozulunca ya da mutlu olunca  dooğru mutfağa. Aslında genelde dolapları açar, evde ne varsa yeni bir şeyler uydurmayı cok severim.O zamanlarda gerçekten zamanın nasıl geçtiğini anlamam hele bir de tadına bakanlardan beğeni almışsam bütün sıkıntım uçar gider.Zaman içinde sizinle bu tarifleri de paylaşmak istiyorum ancak bu hafta kızımla birlikte eski eşimin anne ve babasının yanında kalıyoruz.Gülten Annem sağolsun her gün değil
9 Şubat 2015 Pazartesi

İYİ DE NEDEN İZMİR

   İstanbul...
Tek başına bir sözcük ama kocaman bir cümle sanki.Size de öyle gelmiyor mu ? Benim için çocukluğum,yetişkinliğe ilk adımlarım ,ilk aşkım,arkadaşlarım,kaybettiğim anne babam , ailem her şey demek..
   İstanbul'un Samatya'sında büyüdüm ben. Bilmem kaç kuşaktır İstanbul'lu olan bir ailenin çocuğu olarak. Bilenler bilir şimdilerde eser kalmadıysa da 70 lerde güzeldi Samatya. 20 haneli bir apartmanı neredeyse yarı yarıya paylaşmıştık Ermeni komşularımızla. Ama ne komşuluk.İnanılmaz bir saygı gösterirdi herkes birbirinin adetlerine ,dinine. Samatya'nın çocukları  hem Kurban Bayramı hem Ramazan Bayramı hem de Paskalya  Bayramı kutlardı.Neyse bunu başka bir zaman anlatırım.
Seksenler de şöyle böyle geçti.Ama 90'lar hele ki 2000 lerde İstanbul çocukluğumun bayram yeri değildi artık.Ne apartman komşularımı tanıyabiliyordum ne de çevremdeki insanları. Hepimiz mutsuz

İLK TANIŞMA

 
 
Davetle gelen..duyup gelen..görüp gelen..tesadüfen rastlayan..geçerken uğrayan. .bir arkadaşa bakıp çıkacak herkese merhabalar.                      

   Hoş geldiniz.İyi ki de geldiniz Tek basima yaz yaz nereye kadar di mi ?
Paylaşmak kaynaşmak tanismak gerek.

    Anlasilacagi üzere oldukça acemi çaylak bir günlükcüyüm  ben.Kendi kelimelerimizi kullanmak adına blogger sözcüğü yerine günlükçü kelimesini tercih ediyorum.Bu acemiligim yüzünden oluşabilecek yazım ve sayfa hataları yüzünden şimdiden özür diliyorum hepinizden.

   Sen de kimsin diyorsunuz tabi ki. Serpil ben. Nam_ı diğer BEYO.
İstanbul'da doğup büyüdüm.Selçuk Kız Meslek Lisesi resim bölümünü bitirdikten sonra bir takim sebepler yüzünden akademi hayallerimle vedalasip  Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü modelistlik bölümüne devam ettim. Okul bitince de Beymen de modelist olarak çalışma hayatıma başlayıp,İstanbul'un en çılgın markası CARACLAN'da sevgili Işıl Ozakhun (canım ahretligim) ve hepsi birbirinden deli, dünya tatlisi ekip arkadaşlarımla yaklaşık 8 yıl geçirip emeklilik hayatıma merhaba dedim.
Ardından da  15 gün içinde de tası tarağı toplayıp yeni bir aşka yelken açtım. İZMİR. Mutlu ve güzel insanların masalsı şehri..









Blogger tarafından desteklenmektedir.

Bu blogda en çok neler görmek istersiniz

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Translate

Popular Posts

instagram

Instagram

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *